En düşük emekli maaşı ne kadar olacak?
Cevdet Yılmaz’dan milyonları yakından ilgilendiren en düşük emekli maaşı için yaptığı açıklamada enflasyonu işaret etti.
Memur ve memur emeklisinde %16,85’lik enflasyon verisi üzerine toplu sözleşme devreye girecektir. %10,24 enflasyon farkına II. Dönem sözleşme oranını eklediğimiz takdirde toplamda memur ve memur emeklilerine zam farkı %15,75 olacaktır.
Yılmaz, “Biz hiçbir zaman, bugüne kadar hiçbir kesimi enflasyona ezdirmedik. Kamu işçilerimizi de ezdirmeyeceğiz ve elimizdeki imkanlar çerçevesinde son teklif yapılmış olacak. Ümit ederiz ki burada bir anlaşma olsun.” dedi.
Emeklilerimiz…
Bir zamanlar bu ülkenin okullarını temizleyen, tarlalarını süren, yollarını yapan, hastalarına bakan, çocuklarını büyüten milyonlarca insan… Bugün “emekli” diyoruz onlara. Oysa emekli olmak, aslında hayatın ödülü olması gerekirken; ne yazık ki ülkemizde çoğu zaman ay sonunu getirmek için yarı aç yarı tok yaşanan bir hayat mücadele sine dönüşmüş durumda.
Markete her girdiklerinde etiketlerin değiştiğini gören, manavın önünde “bugün almayayım” deyip geri dönen, elektrik faturasını yatırabilmek için hangi kalemi kısmaları gerektiğini düşünen insanlar… Onlar, gençliklerini, sağlıklarını, ömürlerini bu ülkenin kalkınmasına harcamış emeklilerimiz.
Bir sabah penceresinden dışarı bakıp “Bugün de pazara gidemeyeceğim” diyen kaç milyon emeklimiz var, biliyor musunuz?
Sokağa çıktığında bir kilo domatesin bile hesabını yapmak zorunda kalan, kasap vitrinine sadece uzaktan bakabilen, torunlarına “canım istemiyor” diyerek kendini avutmaya çalışan dedelerimiz, babaannelerimiz…
Onlar bu ülkenin fabrikalarında vardiya bitiren, inşaatlarında tuğla üstüne tuğla koyan, köyünde tarlayı sabah ezanıyla süren, memuriyette on yıllarını tüketen insanlar… Şimdi, en güzel yaşlarında, hayattan biraz huzur bekledikleri dönemde; cebindeki maaşı her ayın ortasında suyunu çekmiş bir kuyu gibi kuruyan, her yeni enflasyon haberiyle uykuları kaçan bir kuşağa dönüştüler.
Temmuz zammı, kök maaş, refah payı… Tüm bu hesaplamalar televizyonlarda, gazetelerde konuşulurken; gerçek hayat başka akıyor. 15 bin liralık en düşük emekli maaşı, kira fiyatlarının yarısına bile yetmiyor çoğu şehirde. Et, süt, peynir… Onlar için neredeyse lüks. Torunlarına harçlık verebilmek için kendi mutfağından kısmak zorunda kalıyorlar. Caddelerde bastonlarıyla yürüyen o beyaz saçlı insanlar, aslında hepimize “yarın siz de buraya geleceksinizi” sessizce hatırlatıyor. Çünkü bugünün gençleri için de emeklilik bir hayal mi, yoksa yeni bir geçim savaşı mı, belli değil.
Hükümet yetkilileri “kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyor. Umudumuz o ki bu sözler rakamlarda kalmasın. Çünkü emeklilerimizin boğazından kısarak değil, yılların emeğinin karşılığını alarak insanca yaşaması, bir toplumun en temel onur meselesidir.