Partilerin İl ve İlçe Teşkilatları

Türkiye’deki siyasi parti sayısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bugünkü kayıtlarına göre 176 olarak görünüyor. 

Bu alanda Hindistan, 1800’i aşkın siyasi parti sayısı ile ulaşılması güç bir rekora sahip. Türkiye’de kurulan siyasi parti adedi, bir yıl içinde yapılan bekarlığa veda partisi ile neredeyse yarışır durumda. 2024 yerel seçimlerine, birçoğunun ismini dahi bilmediğimiz 35 parti katıldı ve oy pusulalarının uzunluğu, seçmenlere sıkıntılar yaşattı.

Dünyada ilk siyasi organizasyon, 1795 yılında ABD’de kurulan Cumhuriyetçi Parti’dir. Demokrasinin ve siyasi örgütlenmenin beşiği denilen Avrupa’da bile bizdeki kadar siyasi parti ve teşkilatlanma yok ağı yok.

Nicel üstünlüğün olduğu yerde, doğal olarak bir nitelikten bahsetmek mümkün değil. Hal böyle olunca da, kahir ekseriyeti tabela partisi olarak hayatlarını devam ettirmeye mahkum oluyorlar. Bugün, Türk siyasi hayatını 4-5 parti domine ediyor, gündemleri onlar belirliyor; siyaseti onlar dizayn ediyorlar. Geriye kalanlar ya kendilerini eğlendiriyorlar ya da seslerini millete duyuramıyorlar. Çözüm odaklı siyaset anlayışı ile politika üreten ise çok az.

Yine siyasi partilerin seçime girme koşullarının yeniden değerlendirilmesi ve çağdaş hale getirilmesi önemlidir. Üye sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen ama gerekli şartları sağladığı için seçime girebilen partiler var. Temel alınması gereken kriter teşkilatlanma değil, üye sayısı olmalıdır.

Partilerde durum böyleyken, teşkilatları nasıl? Belki de en önemli soru bu olmalı. Netice itibari ile aşağıdan yukarıya doğru -tümevarım metoduyla- bir tepkilenme olması ve tepeyi etkilemesi, yönlendirmesi beklenmelidir. Ancak, hiç de böyle olmuyor ve de olması da mümkün görünmüyor.

Biz asıl, “partilerin il-ilçe teşkilatları nasıl?” sorusuna cevap arıyoruz. “Baş nasılsa ayaklar öyledir” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Şu bir gerçek ki, Türkiye’de siyaseti liderler belirliyor, teşkilatlarının bu çizginin dışına çıkma şansları yok. Teşkilatların ne yazık ki, genel merkez politikalarının üzerine koyma yetenekleri de yok. Mahalli sorunlara çözüm üretme kabiliyetlerinden de bahsetmek mümkün değil. Hiç kuşkusuz bunda; ittifaklar faktörünün, kutuplaşmanın, vasat/vasat altı yöneticilerin, iletişim tekniklerinin, bilgiye erişimin ve muhataba doğrudan ulaşabilmenin etkisi çok büyük. Yani, partisinin oyunun üzerine oy ilave edecek teşkilatlar kalmadı.

Peki, bu haliyle böyle organizasyonlara gerek var mı? Bence, sadece protokol işlevi kalmış teşkilatlara ihtiyaç yok. Siyasi parti il-ilçe yönetimlerinin lagv -ki, yasayla- edilmesinin ne gibi faydaları olur:  

*Teşkilatları ayakta tutmak ve devam ettirmek için ihtiyaç duyulan maddi kaynağı bir kenara bırakırsak, birçok sorun ve şayiayı en başından bertaraf etmiş oluruz.  
*Mahalli bürokratlara ve çalışanlara baskı azalır.  
*İş takibi, rantiye, torpil, adamcılık, yolsuzluk-usulsüzlük, rüşvet-irtikap gibi konularda gerilemeler olur.  
*Siyasi etiketlerin arkasına sığınma imkanları ortadan kalkar.  
*Kriminal ve illegal tipler için sığınak olmaktan çıkar.  
*Terör örgütlerine müzahir partilerin, örgütlenmesinin önüne geçer.  
*Genel merkezler, mahalli hatalar nedeniyle yıpranmak durumunda kalmazlar.  
*Siyasi partilere yapılan hazine yardımları düşürülerek tasarruf sağlanabilir. 

Elbette, reform niteliğindeki bu değişikler için cesur adımlara ve yasal düzenlemelere gereksinim var. Siyaset mekanizmasını rahatlatacak bu yenilikler, Türkiye’yi de rahatlatacaktır. Bir küresel köy durumunda olan dünya yenilenirken, siyaset mekanizmasının da kendini güncellenmeye/format atmaya ihtiyacı var.

Türkiye’de siyaset; paraya ulaşma, oluşan mali güç ile de siyasete ulaşma döngüsünden çıkarılmalıdır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir